UCLA’da yüzler üzerinden evrimsel tahminlerde bulunmayı hedefleyen bir araştırma yapıldı. Orta ve Güney Amerika’dan 129 erişkin erkek primatın yüzlerinde yapılan çalışmada 24 milyon yıllık evrimin izleri arandı. Proceedings of the Royal Society B’de yayımlanan araştırmanın sonuçları hayli ilgi çekici.
UCLA araştırma ekibinden, ekoloji ve evrimsel biyoloji doçenti Michael Alfaro “Yeni Dünya primatlarına bakarsanız, yüzlerindeki zengin çeşitliliği fark edebilirsiniz. Açık kırmızı yüzler, bıyıklar, saçlar görüyoruz. Yüzlerin nasıl değiştiğine ve yüz özelliklerinin evriminde hangi faktörlerin etkili olduğuna dair cevaplanmamış birçok soru mevcut.” ifadeleriyle yüzlerin evrimin izlerini günümüze taşıyan önemli belgeler olduğunun altını çizdi.
Araştırmada bazı primat türleri yalnız olarak çalışılırken, bazı türlerse yaşadıkları geniş gruplar ile değerlendirildi. Araştırmacılar yüzleri 14 farklı bölgeye böldüler; deri ve saçları içine alacak şekilde her bölgenin rengini ayrı olarak kodladılar ve her birine bir “yüz karmaşıklığı” puanı verdiler. Ekip bu yöntemle primat yüzlerinin karmaşıklığının zaman içinde nasıl değiştiğini ve primatların sosyal sistemlerini inceleme fırsatı elde etti. Yüz renklerinin fiziksel ortamla ilişkisini belirlemek için çevresel değişkenleri analiz eden bilim adamları primatların güneşe ne ölçüde maruz kaldıklarını yaşam alanların enlem ve boylamsal değerlendirilmesiyle hesapladı. Aynı zamanda primat gruplarının evrimsel tarihini analiz etmek için istatistiksel yöntemler kullanan araştırma ekibi türlerin birbirlerinden farklılaşmasıyla ilgili veriler elde etti.
UCLA’da ekoloji ve evrimsel biyoloji araştırmacısı Sharlene Santana, daha geniş gruplarda yaşayan türlerin yüzlerinin daha az karmaşık olduğu yönünde güçlü bulgular elde ettiklerini açıklarken “Bu durumun primatların iletişimde yüz ifadelerini kullanım yeteneğiyle ilişkili olabileceğini düşünüyoruz. Daha sade bir yüz görünümü primatın ifadeleri daha kolay iletmesine olanak tanıyor. İnsanlar tamamen çıplak ve yalın suratlara sahipler. Bu yüz ifadelerindeki ufak değişikliklerin bile fark edilebilir olmasına yardımcı bir özellik. Yüzümüzün birçok renk taşıdığını düşündüğümüzde ifadelerin fazlaca maskelenebileceğini tahmin edebiliriz.” ifadelerine yer verdi.
Araştırmacılar geniş gruplarda yaşayan bireylerin daha basit yüz özellikleri göstermesini şaşırtıcı bir bulgu olarak değerlendirdiler. Santana, araştırmaya başlamadan önce bunun tam tersi bir veriyle karşılaşmayı beklediklerini belirtirken “Daha geniş gruplarda bireylerin daha karmaşık surat yapıları göstereceğini ve yüz yapısındaki karmaşıklığın artması sayesinde bireylerin grup içindeki tanınabilirliklerinin artacağını düşünmek bizlere daha mantıklı gelmişti. Ne var ki, bulgularımızın bu düşünce ile hiç de örtüşmediğini fark ettik. Büyük gruplar halinde yaşayan türler küçük gruplardakilere oranla hem birbirlerine daha yakın yaşamakta hem de iletişimde yüz ifadelerini daha fazla kullanmaktalar. Grup içi yakınlığın artması da yüz ifadelerinin iletişim için kullanımı yönünde önemli bir itici güç doğurmakta.” diyerek paradigmalarındaki değişimi açıkladı.
Evrim biyologları aynı zamanda, birbiriyle yakından ilişkili, daha fazla türle aynı çevrede yaşayan primatların, kendi grup büyüklükleri ne olursa olsun, yüzlerinin daha kompleks olduğunu fark ettiler. Bu bulgu aynı habitattaki benzer türler ile melezleşmenin engellenmesi yolunda bireylerin kendi gruplarının diğer üyelerini tanımalarında kolaylık sağlayacak nitelikteydi. Yine türlerin yaşadıkları bölgeler ile yüz paternlerindeki farklılıkların paralel seyrettiği yönünde veriler elde edilen çalışmada ekvator yakınında yaşayan türlerin daha koyu deri rengine sahip oldukları ve gözlerinin çevresinde daha koyu renk tüyler barındıkları gözlendi. Yine araştırmada, nemli alanlar ve yoğun ormanlık bölgelerde yaşayan türlerde burun ve ağız çevresinin daha koyu renk aldığı, ekvatordan uzak soğuk iklim bölgelerinde yaşayan türlerde ise yüz tüylerinin daha uzun olduğu belirtildi.
Alfaro “Daha önce yüzün şekillenmesinde rol alan evrimsel etkenler üzerine geliştirilmiş iyi fikirler bulunmamaktaydı. Bulgularımız yüzün farklılaşmasını anlama yolunda güzel bir çıkış noktası olduğunu düşünüyoruz.” ifadesiyle araştırmanın bu alanda bir ilk teşkil ettiğini vurguladı. Ekibin bundan sonraki denemeleri yüz-tanıma üzerine geliştirilmiş bir bilgisayar yazılımı kullanarak deneylerini devam ettirmek olacak. Yine ekip, primatların yanında büyük kediler ve diğer karnivorları da araştırmalarına katmayı planlıyorlar.
Beyinde farklı merkezlerde kodlanması ve kendine özel bağlantılar ile işlenmesi yüzü nörobilim alanında dikkat çekici bir noktaya taşıyor. Yüzün işlenmesindeki kognitif süreçlerin yanında evrimsel biyolojide yüzün değerlendirilmesi bilim insanlarına yepyeni bir çalışma alanı daha sunacak gibi görünüyor.