Anılar bizi var eden temel unsurlardan. Geçen zamanın duygusal dünyamıza kattığı anıların yanında evrimsel süreçte sağ kalabilmemizi de yaşananları kaydedebilme özelliğimize borçluyuz. Zira yaşanan olayların zihinde kayıt altına alınması, karşılaştığımız yeni durumlarda da fayda ve zarar ilişkisi oluşturmamız için bize yol gösteriyor.
Geçmişte yaşananların beynimizde nasıl kodlanarak saklandığı ve hangi düzeneklerin hafızayı oluşturduğu nörobilimcilerin ilgi duyduğu konulardan. Alberta Üniversitesi araştırıcıları anılarımızın beynimizde nasıl kodlandığını keşfetmek üzere çıktıkları yolda önemli veriler elde ettiler. Çalışmayı sürdüren bilim adamları hafızanın, nöronlar arasında güçlendirilmiş sinaptik bağlantılarla var olduğunu anladıkları çalışmada, bununla birlikte, sinaptik membran bileşenlerinin görece kısa ömürlü olduğunu ve anıların bir ömür muhafaza edilebilmesi için sık sık yenilendiğini saptadı.
Hafızanın moleküler kodlanma mekanizmalarını aydınlatmaya yönelik çalışmayı yürüten araştırma ekibi beyin dokusunu sitoskeletal düzeyde inceledi. Araştırmacılar bu inceleme sonucunda, birbiriyle uyum içinde çalışarak bilgi işleme ve beynin belleği şekillendirip uzun süre muhafaza etmek için ihtiyaç duyduğu depolama kapasitesini yaratma yeteneğine sahip özel komponentlere rastladılar.
Belleğin kodlanma mekanizmasını anlamanın önemli etkileri var. Zira bu mekanizmanın anlaşılması, görülme sıklığı gitgide artan Alzheimer ve demansla seyreden durumlarda hafızayı yenilemek ve beyinde kodlanmış bilgilerin kaybını önlemek yönünde büyük gelişmeleri beraberinde getirebilir.